Orman tahdidi dışındaki taşınmaz eylemli olarak orman niteliğini taşıyorsa, kesintisiz zilyetlikten ve zaman aşımı ile iktisaptan bahsedilemez. (Medeni Kanun madde 713, 976)
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda; davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacı İ.Ç., Keles-Esenlik ve Koca Ömer mevkilerinde bulunan taşınmazların adına tesciline talep etmiş, Yerel Mahkeme davayı kabul etmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazların kesinleşmiş orman tahdit sınırları dışında kaldığı; ancak, üzerine eylemli bir şekilde orman ağaçlarıyla kaplı bulunduğu tartışmasızdır. Bir taşınmazın, Medeni Kanun’un 713. maddesine göre kazanılabilmesi için taşınmazın zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olması ve bu yer üzerinde aralıksız, çekişmesiz 20 yıllık kazandırıcı zaman aşımı gerçekleşmiş olması gerekir. Bilgisine başvurulan tanıklar ve yerel bilirkişi, taşınmazın 15 yıldır ekilmediğini; uzman bilirkişiler ise, eylemli olarak orman niteliğini taşıdığını bildirmişlerdir. Medeni Kanun’un 976. maddesine göre zilyetliğin kullanılması, geçici bazı durumlardan dolayı zayi olursa zilyetlik kaybedilmiş olmaz hükmünü getirmiştir. Eğim durumu itibariyle zilyetliğin terk edilmesi sonucu üzerinde orman ağaçlarının oluşması karşısında davacı, aralıksız zilyetliğe dayanamaz. Bu itibarla, davacının yararına 20 yıllık sürenin de gerçekleştiği kabul edilemez. Değinilen yönler gözetilip, davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (Y.20.HD. 29.11.1993 T. 10840 E. 10142 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.