Zilyetliği Devralanın Dava Hakkı – Tapu İptal Davası

Zilyetliği Devralanın Dava Hakkı - Tapu İptal DavasıHerhangi bir taşınmazın kadastroca Hazine adına tescilinden sonra taşınmaz üzerinde, tescil öncesi ve tescil sonrası zilyetliği sürdüren ve kazandırıcı zaman aşımı nedeniyle iktisap koşullarını kazanmış olan kişiden taşınmazı satın alanın, tapu iptali ve tescil davası açma hakkı kabul edilmelidir. (Medeni Kanun madde 713/1, 996, 1025) (3402 sayılı Kadastro Kanunu madde 14)

Halit ile Hazine, Orman İşletme Müdürlüğü ve Tapçusırtı Köyü Muhtarlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair, (Akyazı Asliye Hukuk Hakimliği)’nden verilen 11.6.1996 gün ve 479-253 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı, tapulama tespiti sırasında Hazine adına tespit ve tescil edilen 1303 parsel numaralı taşınmazı önceki maliki ve bayii Hüseyin’den 12.1.1984 tarihinde haricen satın aldığını ileri sürerek, iptal ve tescil talebinde bulunmuştur. Mahkemece; davacının dava açılması gerektiği gerekçesi ile husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Herhangi bir taşınmazın kadastroca Hazine adına tescilinden sonra da zilyetliğini sürdüren ilk zilyetten taşınmazı harici satış yoluyla satın alan ve zilyetliğini devralan kişi, Medeni Kanun’un 713/1, 996 ve 1025. maddelerine göre tapu iptal ve tescil davası açabilir. Dava konusu taşınmaz davacının bayii Hüseyin’in zilyetliğinde iken, kadastroca 24.12.1982 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş ve tespit 6.5.1983 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı bu taşınmazı Hazine adına tescilinden sonrada zilyetliğini sürdüren ilk zilyet Hüseyin’den 12.1.1984 tarihinde harici satış suretiyle ve zilyetliğini de devralarak satın almıştır. Davacı şimdi dava hakkının devri iddia ve hakkına dayanarak Medeni Kanunun 713/1, 996, 1025. maddeleri uyarınca iptal ve tescil talebinde bulunmuştur. Hazine davada, davacının edinme koşullarının oluşmadığı savunmasında bulunmuştur. Toplanan delillere göre dava konusu taşınmazın tespit tarihine kadar davacının bayii Hüseyin’in zilyet ve tasarrufunda bulunduğu ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile iktisap şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda çekişmeli taşınmaz üzerinde bayii Hüseyin’in zilyet hakkı doğduktan sonra Hazine adına tapu kaydı oluşturulmuştur. Başka bir anlatımla, bayii Hüseyin’in tespit tarihine kadar zilyetlik yoluyla taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı doğmuş ve tamamlanmıştır. Tapulamaca oluşturulan bu tapu kaydı oluşturulduğu tarihteki gerçek hak sahibi belirtmediği için zilyetlikle iktisaba, harici devir ve teslimlerin doğuracağı hukuki sonuçlar engel olamaz. Satıcı, Hazine üzerinde kayıtlı bulunan tapu kaydının iptalini dava etme hakkına Medeni Kanun’un 1025. maddesi uyarınca yetkili idi. Tapu kaydının oluşmasından önce ve sonra fiilen bu taşınmaza sürekli bir şekilde zilyet olan satıcı Hüseyin, taşınmazı haricen davacıya satıp zilyetliğini devretmiş ve taşınmazla ilgisini kesmiş olmakla, buna bağlı olarak zilyetlikten kaynaklanan istemler de yeni zilyede geçmiş olur. Bu durumda yeni zilyet Medeni Kanun’un 996, 713/1 ve 1025. maddeleri uyarınca iptal ve tescil isteminde bulunabilir. Medeni Kanun’un 996. maddesi önceki ve sonraki zilyetliklerin eklenebileceğini açıkça belirtmiştir. (HGK.’nun 3.2.1984 tarih, 1981/8-560 esas, 1984/ 61 karar ve HGK.’nun 13.7.1966 tarih, 1/8 esas, 223 kararları).

Taraf iddia ve savunmalarına göre bütün deliller toplandığına göre, toplanan delillerin yukarıda açıklanan nedenler ışığında tartışılarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, değişik gerekçe ve sebeple davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz ve temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden BOZULMASINA, (Y.8.HD. 09.09.1997 T. 1996/10046 E. 1997/4770 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder