Vesayet Altındaki Bir Kişinin Taşınmazının Satılması – Tescil Davası

Vesayet Altındaki Bir Kişinin Taşınmazının Satılması - Tescil DavasıVesayet altındaki kişinin bizzat verdiği vekaletnameye dayalı tescil, yasal dayanaktan yoksundur. Bunu bilen ikinci el kişinin de iktisapta iyi niyetinden bahsedilemez.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı, yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın reddine dair verilen, 7.2.1991 gün ve 1988/591 E. 1991/12 K. Sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin, 9.12.1991 gün ve 1991/10356-14410 sayılı ilamı ile (… Vesayet altında buluna K.Y.’nin vermiş olduğu vekaletname ile vekilin ilk el durumundaki eşine yapmış olduğu satışın yasal dayanaktan yoksun olduğu açıktır. Vekilin eşi tarafından davalıya yapılan satışa gelince; davalının, kadastrodan sonra oluşan çapa göre iktisap ettiği göz önünde tutularak, aksi kanıtlanıncaya kadar Medeni Kanun’un 1023. maddesinin koruyuculuğu altında olduğu kuşkusuzdur. Ne var ki davalının, vekaletnameyi veren K.’nin vesayet altına alındığını, başka bir anlatımla, satışın temelinden hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu bilen veya bilebilecek durumda bulunduğu, dosya içeriğinden ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Öte yandan, yüz milyonlarca lira değerindeki dava konusu taşınmazların, beş milyon gibi son derece düşük bedelle davalıya satılması da hayatın gerçeklerine ve olağan akışına ters düşmektedir. O halde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davalının iyi niyetle müktesep olduğundan söz edilerek yazılı olduğu üzere reddedilmesi doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

Tarafların, karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen, Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının, Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, (YHGK. 30.06.1993 T. 1-377 E. 498 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder