Tapu kaydına idari yoldan vakıf şerhi istenmiştir. Bu durumda şerhin yargı kararı ile incelenmesi dava edilebilir. Bu istemde hukuki yarar vardır.
Taraflar arasındaki vakıf şerhinin konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10. 10. 2002 gün ve 2002/448-466 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11. 04. 2003 gün ve 2003/338-2956 sayılı ilamı ile;
…Davacı davalıya ait 6 parsel numaralı taşınmaz üzerine idari işlem ile konulan vakıf şerhinin mahkeme kararı ile kaldırıldığını, taşınmazın gerçekte vakıf malı iken tapu kaydının tedavülleri sırasında şerhin işlenmemiş olduğunu belirterek vakıf kaydının tapuya yazılması isteğinde bulunmuştur.
Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, vakıf kaydının tapuya yazılması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, idari yoldan tapuya yazılan vakıf kaydının silinmesine ilişkin mahkeme kararının tapuya işlenmediği, davanın açıldığı tarih itibarıyla 23. 12. 1993 tarihinde konulan şerhin devam ettiği ve bu nedenle dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak her ne kadar tapu kaydında vakıf şerhi bulunuyor ise de bu şerhin tapu kaydına idari yoldan işlendiği, mahkeme kararı ile işlenmediği ortadadır. Bir başka deyişle, tapu kaydındaki şerh yargısal yoldan tesis edilmediğinden, vakıf kaydının yargısal yoldan işlenmesinin dava edilmesine engel teşkil etmez. Bu nedenle davalı idarenin, şerhin yargısal yoldan tapu kaydına işlenmesi istemiyle dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gibi mevcut şerhin dayanağı olan işlem ile dava konusu istemin hukuki sebepleri de farklıdır. Bu bakımdan davanın incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmistir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararma uyulmak gerekirken, önceki kararda direniİmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı oybirliğiyle BOZULMASINA. (Y. HGK. 14.12.2005 T. – 14-746 E/723 K)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.