Önalım hakkına konu olan payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle önalım hakkını kullanması Medeni Kanun’un 2. maddesinde yer alanı objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye görmez.
Taraflar arasındaki önalım davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.01.1999 gün ve 1996/425, 1999/10 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 18.05.1999 gün ve 1999/4461-4477 sayılı ilamı ile;
… 1- Toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere ve satış tarihi ile dava tarihi arasında geçen zamana göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Şuf’alı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa satıcı, zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle önalım hakkını kullanması Medeni Kanun’un 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye görmez. 14.02.1981 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hata mahkemenin kendiliğinden dikkate alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda söz konusu değildir. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda; davacı vekili davalının satın aldığı payın önalım hakkı nedeniyle iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı ise davacının dava açmakta iyi niyetli olmadığını, bu yerin paydaşlar arasında taksim edilmiş, hatta bu hususta yazılı bir sözleşme yapılmış olduğunu savunmuştur. Temyiz dilekçesinde de açıkça taksim savunmasını tekrarladığına göre, davalının bu savunmasını kanıtlaması gerekir. Davalıdan bu konudaki delillerinin ne olduğu sorulup toplanmalı, var ise davacının karşılık delilleri de dikkate alınıp birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, savunma üzerinde durulmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile verilmesi usul ve yasaya aykırıdır… gerekçesiyle bozularak dosya yerine ger. çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kayıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, (YHGK. 09.02.2000 T. 6-79 E. 64 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.