ÖZET: Paydaşlardan biri, kendi payı için davalıya satış vaadinde bulunmuş, ancak tescile yanaşılmaması nedeniyle davalı, mahkemeden tescil kararı almıştır. Öte yandan, davacı bu paya ilişkin olarak önalım hakkını (şuf’a hakkını) kullanmıştır. Burada hak düşürücü süre, satış vaadi yönünde değil, davalı adına mülkiyet hakkının kesinleştiği günde başlar. (Medeni Kanun madde 732) (818 s. BK. m. 213)
Taraflar arasındaki, şuf’a davasından (önalım davasından) dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana Dördüncü Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen, 12.5.1975 gün ve 73/1237-415 sayılı kararın incelenmesi, davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesi’nin, 10.5.1977 gün ve 76/697-309 sayılı ilamıyla, (… şuf’a davası, 18.12.1973’de açılmıştır. Meşfu hisseye davalı, tescile dair ilam alarak sahip olmuştur. Bu durumda, satışa ıttıla, satış vaadi tarihi değil, tescile dair ilamın kesinleşmesi tarihidir. Hükmü kesinleşme tarihi ise, Kasım 1970’dir. Dinlenen davalı tanıkları, davacının, kesinleşme tarihine göre bir aylık hak düşürücü süreyi geçirdiği konusunda kesin bir beyanda bulunmamışlardır. Tanıkların açıklamaları, ilamın kesinleşmesinden önceye aittir. Şuf’a hakkının (önalım hakkının) kabulü gerekir…) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek, direnme kararının süresinde yemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:
Paydaşlardan biri, payının davalıya satışı hakkında vaatte bulunmuş, ancak tescile yanaşılmaması nedeniyle, davalı mahkemeye başvurarak tescile karar almış ve bu karar infaz olunmuştur. Davacı, tescil ilamına konu olan paya ilişkin olarak şuf’a hakkını (önalım hakkını) kullanmıştır. Burada hak düşürücü süre, satış vaadi günüde değil, davalı adına mülkiyet hakkının doğumu günü olan, tescil kararının kesinleştiği tarihte işlemeye başlar. Sözü geçen kararın kesinleşme tarihi itibariyle, hak düşürücü sürenin geçirildiğini davalı ispat edemediğinden, mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi, usul ve yasaya ispatıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararlarında gösterilen sebeplerden BOZULMASINA, (YHGK. 15.05.1979 T. 1977/6-672 E. 1979/477 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.