ÖZET: Devletin, tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğu, objektif sorumluluk olup, sahte mirasçılık belgesine dayanılarak yapılan kayda güvenerek, taşınmazı satın alan ve bu nedenle zarara uğrayan davacının, devlet aleyhine açtığı tazminat davasının kabulü gerekir. (Medeni Kanun madde 1007)
DAVA: Dava, tapu sicili tutulmasından doğan zararın tazmini isteğine ilişkindir. Davalı Devlet, tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan, Medeni Kanunun 917. maddesine göre sorumludur (objektif sorumluluk).
Davacılar, tapu sicilinde malik gözüken kişiden ve sicile güvenerek, taşınmaz satın aldıklarını; ancak satışı yapan kişinin, gerçek maliki olmadığı ve sahte mirasçılık belgesi oluşturarak kaydı üzerine geçirdiği anlaşıldığından, taşınmazın mahkeme kararı ile gerçek maliklerine iade edildiğini, zararlarının tazminini istemişlerdir.
Mahkeme, “zararın, tapu sicilinin tutulmasından değil, satış sözleşmesinden kaynaklandığı” gerekçesiyle, isteğin reddine karar vermiştir.
Davacılar, taşınmazı tapu siciline güvenerek, gerçek maliki olduğu görünen kişiden satın almışlardır. Devlet, tapu siciline, gerçek olmayan mirasçılık belgesiyle, gerçekte malik olmayan bir kişi adına tescil yapmasaydı, bu zarar gerçekleşmeyecekti. Bu nedenle, zarar ile tapu sicilinin tutulması arasında uygun illiyet bağı vardır. Devlet, objektif sorumlu olduğuna göre, sicilin bu şekilde düzenlenmesinde kusurun olmasına da, sonuca etkili değildir.
O halde, mahkemenin Medeni Kanun‘un 1007. maddesini hatalı değerlendirerek hüküm kurması, yasaya aykırı olup, hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, gösterilen nedenle davacılar yararına BOZULMASINA, (Y.4.HD. 23.02.1992 T. 1991/118 E. 1992/4051 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.