Müşterek mülkiyete (paylı mülkiyete) tabi taşınmazlara ilişkin kira sözleşmesinin geçerli sayılabilmesi için, pay ve paydaş çoğunluğuna dayanması zorunludur. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 248) (Medeni Kanun madde 690, 691)
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacının 3/4 payına kayden maliki olduğu taşınmazın, diğer 1/4 pay sahibi paydaş tarafından davalıya kiralandığı ve onun (davalının) kullanımında bulunduğu sabittir ve tartışmasızdır. Öte yandan, dava dışı 1/4 pay sahibi ile kurulan kira sözleşmesine davacının onay (icazet) vermediği; aksine, uyarıya rağmen davalının davacı ile kira sözleşmesi düzenlenmesine rıza göstermediği; Borçlar Kanunu’nun 248. maddesinde öngörülen ve kiranın esaslı unsurunu teşkil eden kira parasından da davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, müşterek mülkiyete tabi taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli sayılabilmesi için, pay ve paydaş çoğunluğuna dayanması zorunludur. Yukarıda değinilen ilkeler ve olgulara göre, olayda geçerli bir kira sözleşmesinin varlığından ve davalının da kiracılık sıfatını kazandığından söz edilemez.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle reddedilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, (Y.1.HD. 01.02.1996 T. 719 E. 1038 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.