Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip, her bir paydaş belirli bir kısım kullanırken, bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı üçüncü şahsa satarsa, satışı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şufa hakkını (önalım hakkı) kullanması, Medeni Kanun’un 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak, kanunen himaye görmez. 14.02.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür. (Mdeni Kanun madde 2, 732)
Taraflar arasındaki, önalım davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen, 17.12.1993 gün ve 1993/542 1993/981 sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin, 17.1.1995 gün ve 1994/190 sayılı ilamı ile;
…Dava şuf alı payın iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satışı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şufa hakkını (önalım hakkı) kullanması, Medeni Kanun’un 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak, kanunen himaye görmez. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca, bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda; şufalı payın ilişkin olduğu 4 parsel sayılı taşınmazın, davacının satıcısı ile davalıya satış yapanların murisleri arasında haricen ve eylemli şekilde taksim olduğu, o taksimle davacının satıcısına 2 katlı dükkan kesiminin düştüğü, diğer bina kesiminin o tek paydaşa kaldığı, o zamandan beri eylemli kullanmanın böyle devam edegeldiği savunulmak suretiyle, davanın reddi istenmiştir. Taraflar arasındaki bu uyuşmazlık karşısında, yukarıda da açıklandığı gibi, davacının şufa hakkını (önalım hakkı) kullanmakta iyi niyetli olup olmadığının kabulü için, mevcut kullanımın harici taksime dayalı olup olmadığının saptanması ve bunun için tarafların bu konudaki delillerinin toplanması gerekir. Tarafların uyuşmazlık konusundaki delillerin sorulup, toplanması gerekirken, eksik inceleme ile ve sadece fenni bilirkişinin fiili durumu belirtir mütalaasına dayanarak davanın reddedilmesi hatalı olmuştur… gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direniİmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, (YHGK. 31.01.1996 T. 1995/6-974 E. 1996/6 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.