ÖZET: 1- Şuf’a bedelinin (önalım bedeli) satıcı ile davalı arasındaki anlaşmada kararlaştırılan bedel olması gerekeceğine dair yasada bir açıklık yoktur.
2- Objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, satıştan uzunca bir süre geçirildikten sonra açılan şuf’a davalarında (önalım davaları), davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması icap eder. Aksini düşünmek davalıyı zorunlu olarak elinden çıkardığı gayrimenkul payı yerine eline geçen para ile aynı nitelik ve değerde bir başka gayrimenkul edinmek imkanından yoksun bıraktığı için fevkalade adaletsiz ve hakkaniyet duygusunu zedeleyici bir sonuç yaratır.
3- Bu nitelikteki bedel yönelik iddianın yargılama sona erinceye kadar, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmadan, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür.
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı şuf’a davasına (önalım davası) dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava şuf’alı payın iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi davacı adına tescil kararı verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
- Doya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere, öğrenmeye nazaran davanın 1 aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmasına göre, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
- Şuf’alı pay 01.03.1995 tarihinde davalıya satılmış, davacı ise 12.11.1996 günü dava açarak, payın iptali ve adına tescilini istemiştir. Davalı, şuf’alı payın değerinin yeniden tespitini savunmuştur.
Uyuşmazlık, şuf’a bedelinin (önalım bedeli) satış tarihinde tapuda gösterilen bedel mi, yoksa dava açıldığı tarihte saptanacak bedel mi olacağının tespitinde toplanmaktadır. Şuf’a bedelinin (önalım bedeli) satıcı ile davalı arasındaki anlaşmada kararlaştırılan bedel olması gerekeceğine dair yasada bir açıklık yoktur. Bu nedenle objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, satıştan uzunca bir süre geçirildikten sonra açılan şuf’a davalarında (önalım davaları), davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması icap eder. 20.06.1951 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, hakimin hükümden önce tayin edeceği uygun bir süre içinde şuf’a bedelinin (önalım bedeli) yatırılmasına karar vereceği, daha sonra kaydın düzeltilmesine hükmedeceğinin açıklanması, bu görüşü doğrulamaktadır.
Özellikle, diğer paydaş ile, davalı arasında gerçekleştirilen ve şuf’a hakkının (önalım hakkı) kullanılmasına yol açan satış sözleşmesinden uzunca bir süre geçtikten sonra açılan şuf’a davalarında (önalım davaları), davacı paydaşın ekonomik ve objektif nedenlerle değişmiş yeni bedeli ödenmeksizin, tapuda gösterilen eski bedelle, payın tescilini talep etmesi Medeni Kanun‘un 2. maddesinde tanımlanan objektif iyi niyet kuralı ile de bağdaştırılamaz. Böyle bir davranış, davalıyı zorunlu olarak elinden çıkardığı gayrimenkul payı yerine, eline geçen para ile aynı nitelik ve değerde bir başka gayrimenkul edinmek imkanından yoksun bıraktığı için fevkalade adaletsiz ve hakkaniyet duygusunu zedeleyici bir sonuç yaratır. 08.11.1991 gün 1990/4-1991/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında da, iyi niyet iddiasını hukuki mahiyeti itibariyle def’i değil, itiraz niteliğinde bulunduğu vurgulandığından, bu nitelikteki bedele yönelik iddianın yargılama sona erinceye kadar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabii olmadan, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür.
Açıklanan nedenlerle, şuf’a hakkının (önalım hakkı) kullanıldığı tarihte şuf’alı payın değerinin tespit edilip bedelin yatırılmasına hükmedilmesi gerekirken, satış tarihindeki şuf’a bedelinin (önalım bedeli) yatırılmasına karar verilerek davanın kabulü hatalı görüldüğünden yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (Y.6.HD. 22.09.1997 T. 10296 E. 10447 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı