Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Feshi – Tescil Davası

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Feshi - Tescil DavasıBakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilemeyeceğinin anlaşılması halinde; uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanunu’nun 617 maddesi uyarınca yanların özel ve ekonomik durumları gözetilip, uygun bir irade hükmedilerek çözümlenmelidir. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 511, 517) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 621, 617)

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali, tescil davasının yapılan yargılanmasında; mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

Ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme Türk Borçlar Kanunu’nun 611. maddesinde “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir” olarak tarif edilmiştir.

Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerinde belirtildiği gibi ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bakım alacaklısı, sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme, giydirme, hastalığında hekime görünüp gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları Türk Borçlar Kanunu’nun 617. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, yada başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birine tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, feshin geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.

Öte yandan Türk Borçlar Kanunu’nun 617/son maddesi hükmüne göre; hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.

Somut olayda, davalının memuriyeti (subaylık hizmeti) nedeniyle, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilemediği esasen bakım alacaklısı olan davacının gerek yaşı, gerekse fiziki rahatsızlığı göz önüne alındığında bakım borçlusunun ailesiyle birlikte olamayacağı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, Türk Borçlar Kanunu’nun 677/son maddesi hükmünce, yanların özel ve ekonomik durumları gözetilerek uygun bir irat tahsisi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın tümden reddedilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (Y.1.HD. 11.12.1997 T. 16143 E. 16675 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder