Taraflar arasında görülen davada davacılar, miras bırakanları ölünceye kadar bakma sözleşmesinin, yasada öngörülen biçimde düzenlenmediğini, tanık imzasının taklit edildiğini ve diğer bir tanığın ise sözleşmeyi sonradan imzaladığını ileri sürerek iptal istemişlerdir. Davalılar, derdestlik itirazında bulunmuşlar, davacıların iyi niyetli olmadıklarını savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar süresinde davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Davacılar, miras bırakanları ile davalıların murisi H. arasında yapılan ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesinin şekil eksikliği ve sahtecilikle illetli olduğundan bahisle davalılar murisi üzerindeki kaydın iptalini istemişlerdir. Davacıların miras bırakanı sağlığında bakıp gözetme sözleşmesini şekil eksikliği yönünden geçersizliği hususunda bir iddiada bulunmadığı cihetle davacıların bu konudaki iddialarını Medeni Kanunun 2. maddesinde öngörülen iyi niyet kuralı ile bağdaşması mümkün değildir. Ayrıca sözleşmenin sahtecilikle illetli olduğuna yönelik iddiada, herhangi bir delille kanıtlanmamıştır. Esasen infaz edilmiş (yerine getirilmiş) bir sözleşmenin sahteliği söz konusu olamaz. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Temyiz itirazları yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (Y.1.HD. 31.03.1981 T. 2762 E. 4252 K.)
ÖZET: Davacıların miras bırakanı, sağlığında bakıp gözetme sözleşmesinin şekil yönünden geçersizliği hususunda bir iddiada bulunmadığına göre davacıların iddiaları iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz.
İnfaz edilmiş (yerine getirilmiş) bir sözleşmenin sahteliği söz konusu olamaz. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 511) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 611) (Medeni Kanun madde 2)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.