Miras Kalan Malların Taksiminin Yapılması – Tescil Davası

Miras Kalan Malların Taksiminin Yapılması - Tescil DavasıToplanan deliller, bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre tüm tereke için yapılmış bir taksim belirlenemediği gibi, daha önce Yargıtay’dan geçen başka bir taşınmazla ilgili davada da terekenin taksime tabi tutulmadığı yolunda karar olmakla taksimin olmadığı kabul edilmelidir.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Silivri Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 4.3.1992 gün ve 1980/358-1992/103 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 12.4.1993 gün ve 1993/98-4600 sayılı ilamı ile;

…Davacı, çekişmeli taşınmazların, miras bırakan S.Y.’den intikal ettiğini, tapulama sırasında ise harici ve rızai taksimden söz edilerek tespit ve tescillerinin yapıldığını, oysa tüm mirasçıların katılımı ile yöntemine uygun herhangi bir taksimin söz konusu olmadığını ileri sürerek, miras payı oranında iptal ve tescil talep etmiştir. Davalı M.Y., 1965 yılında harici taksimin yapıldığını ve fiili kullanma biçiminde oluştuğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Öteki davalılar da davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, tanık anlatımlarına itibar edilmiş ve harici taksimin yapılmış olduğu kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki, yanlar arasındaki uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki ortak miras bırakan S.Y.’den kalan taşınmazlara ilişkin olarak önceden bir harici taksimin yapılıp yapılmadığı noktasında odaklaşmaktadır. Gerçekten de, yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımları ve oturumlarda dinlenen şahit beyanlarından, tüm terekeyi bağlar şekilde taksimin yapıldığı kesin sonucunu çıkarma olanağı yoktur. Esasen Kadastro Mahkemesinde görülen ve aynı ortak miras bırakandan kalan başka bir taşınmazla ilgili davada “terekenin taksime tabi tutulmadığı” yolundaki kabul Yargıtay Özel Dairesince de gerekçe gösterilerek onanmıştır.

O halde, kayıtlara değer verilmek suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken, harici taksimden söz edilerek davanın reddedilmesi doğru değildir… gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, (YHGK. 15.11.1995 T 1-786 E. 981 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder