Yapılan tartışmalara göre mirasın açılmasıyla beraber, mirasa dahil menkul ve gayrimenkul mallar ve bütün haklar, mirasçılara intikal eder. Ancak mirasçıların haklarını müstakil olarak kullanabilmeleri için aralarındaki iştirake (elbirliğine) son verilmesi lazım gelir. Medeni Kanun‘umuzun “Taksimin hitamı ve taksim sözleşmesi” matlabını taşıyan 611. maddesinde, miras taksiminin nasıl yapılacağı gösterilmiş ve (hisselerin teşkil ve kabzı, yahut taksim sözleşmesinin akdini müteakip, taksim; Mirasçılar için lüzum ifade eder. Taksim sözleşmesi, yazılı olmadıkça muteber olmaz) denilmiştir. Görülüyor ki bu maddede, menkul ve gayrimenkul mallar arasında bir fark gözetilmeyerek mirasa dahil gayrimenkullerin dahi yazılı mukavele ile taksim edilmesi esası kabul edilmiştir.
Bu sarahat muvacehesinde Medeni Kanun‘un 706. maddesi gereğince taksimin resmi senetle yapılması mecburiyeti iltizam edilecek olursa, sözü geçen kanunun 676. maddesiyle koyduğu hususi ve istisnai hüküm ihmal edilmiş olur. Diğer taraftan Medeni Kanun‘un 706. maddesinin koyduğu resmi senet mecburiyeti, mülkiyeti nakleden akitlere aittir. Taksim sözleşmesi ise taksimden evvel dahi terekenin tamamı üzerinde hak sahibi olan mirasçılar arasındaki elbirliğine son vererek her hak sahibinin malından münferit ve müstakil tasarruf imkanını temine matuf bir akittir. Taksim ile her mirasçının hissesi ayrılmakta diğer bütün mallar üzerindeki mülkiyet hakkı düşmektedir. Bu itibarla taksim sözleşmesi, mülkiyeti nakleden bir akit sayılmayacağından bu hususta Medeni Kanun‘un 706. maddesi tatbik edilmez.
2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddesine gelince; bu maddede mülkiyet, mülkiyetin gayri ayni haklara müteallik resmi senetlerin, Tapu Sicil Muhafızları ve Memurları tarafından yapılacağı gösterilmiş ve mirasçılar arasındaki taksim sözleşmesi madde dışında bırakılmıştır. Bu haliyle madde, aslında resmi senede bağlanması gereken akitlerde tapu memurlarının görevini tayin etmektedir. Halbuki Medeni Kanun, taksim sözleşmesini için resmi senet tanzimini mecburi kılmamıştır. Bu itibarla yazılı taksim sözleşmesinin muteber olması için ayrıca Tapu Memuru huzurunda resmi senet yapılması mecburiyeti de yoktur.
Medeni Kanun‘un 676. maddesi hükmüne uygun olarak tanzim edilen tapu nizamnamesinin 19. maddesinin 3. bendinde: “Taksim, mahkemece yapılmış olduğu takdirde mahkemenin vereceği vesika, rızaen yapılmışsa ya resmi vesika veyahut alakalıların muvafakatlerini gösterir getirecekleri gerek resmi, gerek gayri resmi beyanname, alakadarların arzusu ile doğrudan doğruya senedat külliyatına geçirilen muvafakat beyanları, beyanname mahiyetindedir” denilmiş olması da aynı görüşü teyit etmektedir.
Sonuç: İzah olunan sebeplere binaen mirasa dahil gayrimenkullerin taksimi hakkında mirasçılar arasında yapılacak sözleşmenin muteber olması için yazılı olması kafi olup bu akdin ayrıca tapu memuru huzurunda resmi senede bağlanması mecburiyeti olmadığına ve bu itibarla Beşinci Hukuk Dairesinin bu yoldaki son içtihadı kanunun metin ve ruhuna uygun görüldüğüne 10.12.1952 tarihinde ittifakla karar verildi. (YİBK. 10.12.1952 T. 2 E. 4 K.)
ÖZET: Medeni Kanun‘un 676. maddesi hususi ve özel bir hükümdür. Maddede menkul ve gayrimenkuller arasında bir fark gözetilmeyerek mirasa dahil gayrimenkullerin de yazılı sözleşme ile taksim edilmesi esas kabul edilmiştir.
Bu akdin ayrıca tapu memuru huzurunda resmi senede bağlanması zorunlu değildir. (Medeni Kanun madde 676-706)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.