Muris muvazaası sebebine dayanan iptal ve tescil davalarında, davacıların mirasçılık belgesindeki payı oranında iptal ve tescile karar verilmelidir. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 18) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 19)
Taraflar arasındaki tapu iptali – tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Tirebolu Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 12.5.1983 gün ve 1980/118-1983/139 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Birinci Hukuk Dairesinin 26.9.1983 gün ve 9365-9259 sayılı ilamıyla;
… Davacıların payları oranında iptale karar verilmesi gerekirken, davacı olmayan paydaşlar yönünden de iptali içerecek biçimde hüküm kurulması doğru değildir… gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Borçlar Kanunu’nun 18. maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Miras bırakanın dava konusu dört parça taşınmazı tapuda satış göstermek suretiyle ikinci eşi Emine’nin babası davalı M.A.’ya temlikinin gerçekte satış olmayıp, ilk karısından olma çocuklarından mal kaçırma amacına yönelik olduğu özel Daire ile mahkeme arasındaki görüş ayrılığı tatbikatta muris muvazaası olarak nitelenen bu tür davalarda, iptal kararının paya hasren verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Niteliği itibariyle bu tür davalar, miras bırakanın külli halefi sıfatıyla değil, mirasçıların üçüncü kişi sıfatıyla açtığı davalardandır. Davacılar miras bırakan ile davalının birleşerek kendilerine karşı işledikleri haksız fiilden zarar gören kişiler olarak bu davayı açmaktadırlar. Davada sadece iki mirasçının dava açtığı da dikkate alındığında, işlemin tümden değil, paylara oranında iptali istendiği anlaşılmak gerekir. Bu nedenle terekenin iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan bahisle tüm paydaşların birlikte dava açmaları veya Medeni Kanun’un 581. (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 640) maddesi gereğince dava dışı kalmış paydaşların davaya muvafakatlerinin sağlanması veya terekeye mümessil tayini zorunluluğu yoktur. Bu itibarla mirasçılık belgesindeki paylara göre tüm mirasçılar adlarına tescil istenmesi de bu olguyu değiştirmez.
Hal böyle olunca davacıların mirasçılık belgesindeki payı oranında iptal ve tescile karar verilmek gerekir iken, kayıtların eski duruma getirilmesine karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, (YHGK. 18.09.1985 T. 1984/1-134 E. 1985/693 K.)
Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.