Meraların Sahiplenilmesi Mümkün müdür? – Tescil Davası

Meraların Sahiplenilmesi Mümkün müdür? – Tescil Davası1- Mera tahsisinin yapıldığı tarihte esasen kadim mera olan taşınmazın tahsisten önceki zilyetlik nedeniyle zilyetlikle iktisabı düşünülemez. Zira meralar süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyetlikle mülk edilemez.

2- Tahsisin yapıldığı tarihte mera olmayıp, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden veya hali yerlerden olan taşınmaz yönünden tahsisten sonraki tarih itibariyle mera niteliği kazandığından zilyetlikle iktisap düşünülemez ise de, mera tahsisinin yapıldığı tarihten önceki dönemde kişi yararına zilyetlikle edinme koşulları oluşmuş ise iktisabı mümkündür.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.12.1996 gün ve 1992/3 E. 1996/212 K. sayılı kararın incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 20.10.1997 gün ve 1997/4573 H, 1997/4848 K. sayılı ilamı ile;

…Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında mera tahsis kararı ve dayanağı harita ile tahsisin temelini oluşturan ve toprak tevzice düzenlenen belirtmelik tutanağının getirtilip uygulanması, belirtmelikte imzası bulunan bilirkişilerin dinlenilmesi, taşınmaz mera tahsis kararı kapsamında ise tahsisisin yapıldığı 1962 tarihinden önceki dönemde geleneksel biçimde kullanılan mera yada harman yeri olup olmadığı; yabancı köyden seçilecek ve taraflarca gösterilecek bilirkişi ve tanıkların dinlenilmesi, taşınmazı mera değilse tahsisin yapıldığı 1962 tarihinden önceki dönemde davalı yararına zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gereğine değinilmiştir. Daire bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu parselin davalı A.K. mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan araştırma ve soruşturma sonunda dava konusu taşınmaz üzerinde adlarına tescile karar verilen zilyet, davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki, mahkemece toplanan değerlendirilen delillere uzman bilirkişi C.K. tarafından düzenlenen 11.6.1996 günlü haritada dava konusu taşınmazın 1962 yılında yapılıp kesinleşen mera tahsis haritasının kapsamında kaldığı belirlenmiştir. Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Kaldı ki, taşınmazın öncesi mera olmasa bile yetkili idari merciler tarafından taşınmazın bulunduğu bölgede mera tahsis haritasının yapıldığı ve taşınmazın türünün mera olarak belirlendiği kuşkusuzdur. Bu olgular dikkate alınarak Hazine davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir… gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, temyiz dilekçesindeki ileri sürülen hükme etkili itirazların Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 20.10.1997 gün ve 1997/4573 E. 1997/4848 K. sayılı ilamında ayrı ayrı ele alınıp cevaplandırılmış bulunmasına ve özellikle dava konusu taşınmazın kuzeyinde bulunan 1465 parsel hakkındaki hükmün Hazine tarafından temyiz edilmeyerek Yargıtay denetimine tabi olmadan kesinleşmiş bulunmasına göre Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, (YHGK. 17.11.1999 T. 7-958 E. 972 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder