Meralar Zilyetlikle Edinilebilecek Yerlerden midir? – Tescil Davası

Meralar Zilyetlikle Edinilebilecek Yerlerden midir? - Tescil Davası1- Medeni Kanun’un 713/1. maddesine dayanan tescil isteklerinde diğer koşullar yanında taşınmazın zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olması gerekir.

2- Mera olarak tespiti yapılan taşınmazda Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi hükmü göz önünde tutulur.

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 4.12.1997 gün ve 1994/802 E-1997/762 K. sayılı kararın incelenmesi Davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 6.7.1998 gün ve 1998/1838-7857 sayılı ilamı ile;

…Daire bozma kararına uyularak yapılan araştırmadan sonra dava konusu taşınmazın ekilemez arazi olması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı kadastro müdürlüğünce bildirilmiştir. Keşifte yapılan uygulamada dava konusu taşınmaza komşu 846-847-848 ve 849 parsel numaralı taşınmazlara uygulanan vergi ve tapu kayıtları dava konusu taşınmaz yönünü kaya, dağ ve tepe okumaktadır. Bunlardan ayrı keşifte dinlenen yerel bilirkişi; dava konusu taşınmazda davacıların 1965-1970 yılların arasında peyderpey sürmek suretiyle tasarrufta bulunduklarını, ancak buraya hayvan yayıldığı için mera denildiğini, tanıklar da bu yerin öncesi köy merası olarak bildiklerini açık ve kesin bir şekilde ifade etmişlerdir. Bu durumda dava konusu taşınmazın tapulama tespiti sırasında ekilemez arazi olarak tespit dışı bırakıldığı gibi öncesinin de kamu malı niteliğindeki meralardan olduğu toplanan delillerle sabittir. Meralar Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu malı niteliğinde orta mallardan olup özel mülkiyete konu edilemezler. Zilyetlik ve kazandırıcı zaman aşımı yoluyla da iktisapları mümkün değildir. Bu itibarla davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir… gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kayıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava konusu taşınmazın Medeni Kanun’un 713/1. maddesi hükmü uyarınca tescili isteğine ilişkindir. Bu madde hükmüne göre bir yerin tapuya tesciline karar verebilmesi için aşağıda belirtilen diğer koşullar yanında taşınmazın kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yolu ile edinilecek yerlerden olması gerekir. İnceleme konusu olayda kadastro müdürlüğü taşınmazın, 1953 yılında “ekilemez arazi” niteliği ile tespit dışı bırakıldığını bildirmiş. Özel Yüksek Daire önceki bozma kararlarında özet olarak bu yerin çevresinde 847 mera parseli bulunduğunu, meradan elde edilen bir yer olup olmadığı gereğine işaret ederek bozma sevk etmiştir. Direnme üzerine kurulda yapılan görüşme ve incelemede tescil konusu taşınmazın 847 mera parseli içerisinde kaldığı duraksamaya yer vermeycek şekilde belirlenmiştir. Her ne kadar yapılan keşiflerde dinlenen teknik bilirkişilerin düzenlemiş oldukları kroki ve raporlarda bu yerin 847 mera parselinin dışında gösterilmiş ise de dosya arasında bulunan ve tapulama ekibince 1953 yılında düzenlenen paftaya göre tescil konusu taşınmazın mera olarak sınırlandırılan bir yer olduğu hiçbir inceleme gerektirmeyecek şekilde belirlenmiştir. Mera olan bir yerin yetkili mercilerce niteliği değiştirilmedikçe 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17 ve Medeni Kanun’un 713/1. maddesi hükmü uyarınca tapuya tescili mümkün bulunmamaktadır. Kaldı ki, tescil konusu taşınmazın 847 mera parseli içerisinde kaldığı belirlendiğine göre, 847 parselin tutanağının kesinleştiği 6.9.1956 tarihinde davanın açıldığı 23.5.1989 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre de geçmiş bulunmaktadır. Hak düşürücü süre olumsuz dava koşulu olup mahkemece doğrudan doğruya göz önünde tutulur. Bu durum karşısında davanın reddine karar verilmelidir. O nedenle özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozma kararına uyulmak gerekir iken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, (YHGK. 10.11.1999 T. 8-846 E. 940 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder