ÖZET: Kesinleşmediği halde, kesinleşmiş gibi tapuya esas alınan tescil kararına dayalı tescil, yolsuz tescildir.
Taraflar arasında, kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, gereği düşünüldü:
Hükmüne uyulan daire bozma kararında, dava konusu taşınmazın, tescil hükmü ve oluşturulan tapu kaydının kapsamında kaldığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulduğunu, oysa tapu kaydının dayanağını oluşturan Asliye Hukuk Mahkemesinin tescil kararının, taraflara tebliğ edilmediğini ve kesinleşmediği dosyadaki belgelerden anlaşıldığını, o halde Asliye Hukuk Mahkemesinin tescil kararının taraflara tebliğ edilip edilmediği araştırılarak, hüküm tebliğ edilmemiş ise taraflara tebliğ edilerek sonucunun beklenmesi gereğine değinilmiştir. Bozmadan sonra yapılan araştırma sonunda, mahkemece davanın reddine, taşınmazın Z.E., Y.S., A.C.Ü., T.Ö.E., Ş.K., M.A., A.L.Ç., M.S. adlarına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma kararında, davacının dayandığı tapu kaydının dayanağını oluşturan tescil ilamının kesinleşmediği açıklanmıştır. Buna rağmen, kesinleşmeyen tescil ilamının, tapu sicilinde işlem görmesi, diğer bir anlatımla kesinleşmeden tescil işlemi yapılarak tapu kaydı oluşturulması, hukukça değer taşımaz. O halde, hükmüne uyulan bozma kararında öngörüldüğü biçimde, gerekli araştırma yapılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (Y.17.HD. 11.04.1991 T. 1987/9223 E. 1991/8445 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.