1- Türk Medeni Kanunu’nun 737 nci maddesi gereği özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.
2- Türk Medeni Kanunu 737 uyarınca açılacak el atmanın önlenmesi davaları taşınmaz maliki tarafından açılabileceği gibi malik olmayan, sınırlı ayni hak ya da kişisel hakka dayalı olarak taşınmazı kullanan kişiler tarafından da açılabileceği yargısal uygulamalar gereğidir.
Taraflar arasında görülen davada; davacılar, dava konusu 7327 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını, davalının dava konusu taşınmazda bulunan binanın ortak yeri olan çatı katında hayvan beslediğini, çatının tamiratına izin vermediğini, çatıda beslenen hayvanların pisliğinin dairelerine aktığını ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve zararlarının tazmini isteklerinde bulunmuşlardır. Davalı, davanın reddini savunmuş, karşı davasında çatının izolasyonunu ve asansörü yaptırdığını belirterek, masraflarının tazmini isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacılardan Şefik’in davasının kısmen kabulü ile davalının dava konusu taşınmazın çatı katı ile asansörüne davacının payı oranında el atmasının önlenmesine, davacı Şefik’in zararının tazminine, fazlaya ilişkin talebin reddine, diğer davacıların davasının reddine, karşı davanın HUMK’nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi U.Ş.’nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan el atmanın önlenmesi ve zararın tazmini, karşı dava ise masrafların tahsili isteğine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın HUMK’nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere göre; dava konusu 7327 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan binada kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurulmadığı, davacılardan Ş.K.’nin taşınmazda paydaş olduğu, diğer davacılarla, davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı kayden sabittir. Ancak, davacı Şefik dışındaki davacılar dosyaya ibraz ettikleri satış vaadi sözleşmeleriyle taşınmazda bulunan bağımsız bölümleri kullandıklarını savunmuşlardır.
Davacıların, davalının taşınmazın ortak yeri olan çatı katında güvercin ve köpek beslediğini, davalının beslediği hayvanların pisliğinin çatıdan dairelerine sızarak zarar verdiğini, ortak yer olan çatıyı kullanamadıklarını, davalının çatının onarımına izin vermediğini, ortak asansörün de davalı tarafından kullanıldığını belirterek el atmanın önlenmesi ile çatının onarımı ve zararlarının tazmini isteği ile eldeki davayı açtıkları görülmektedir.
Mahkemenin dava konusu taşınmazda paydaş olan davacı Şefik yönünden davanın kabulüyle el atmanın önlenmesi ve 500 lira zararının ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ilişkin hükmü yerindedir. Davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ancak, öteki temyiz itirazlarına gelince; bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu’nun 737. maddesi “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.
Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.” hükmünü içermektedir.
Bu madde gereğince komşuluk hukukuna dayalı olarak açılacak el atmanın önlenmesi davaları taşınmaz maliki tarafından açılabileceği gibi malik olmayan, sınırlı ayni hak ya da kişisel hakka dayalı olarak taşınmazı kullanan kişiler tarafından da açılabileceği yargısal uygulamalar gereğidir.
Hal böyle olunca, taşınmazda paydaş olan davacı Şefik dışında taşınmazda paydaş olmayan ancak taşınmazı sınırlı ayni hak ya da kişisel hakka dayalı olarak kullanan davacıların da dava açma haklarının bulunduğu gözetilerek iddia ve savunmaya ilişkin delillerinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taşınmazda malik olmadıkları gerekçesiyle davalarının reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle oybirliğiyle BOZULMASINA, (Y. 1.HD. 23.12.2010 T. 12498 E. – 13946 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.