Komşuluk Hukukundan Doğan Zarar – Tazminat Davası

Komşuluk Hukukundan Doğan Zarar - Tazminat DavasıMüşterek malik oldukları taşınmazların üzerindeki anızların yakılması sonucu bitişikteki orman alanının yandığı iddia edilerek, yangın nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla Orman İdaresi tarafından gerçek kişiler aleyhine açılan dava sonunda, davacının zararına yol açan yangının davalılara ait taşınmazdan başladığına ilişkin herhangi bir kanıt bulunmadığı gibi, davalıların taşınmazlarının orman alanına bitişik olmayıp arada başka taşınmazların da bulunduğu anlaşıldığına göre; davalılar hakkında Medeni Kanun’un 730. maddesinin uygulanmasından söz edilemez. Ayrıca, davalıların kendilerine ait taşınmazdaki anızı yaktıkları yolunda dosyada kanıt bulunmadığından davalılara kusur da yükletilemez.

Davacı Orman Genel Müdürlüğü vekili avukat A. tarafından, davalılar H. ve arkadaşları aleyhine 16.4.1998 gününde verilen dilekçe ile orman yangınına yol açmak sonucu uğranılan zararın ödetilmesinin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; mahkemece istemin kabulüne dair verilen 10.10.2000 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, süre sinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, komşuluk hukukundan doğduğu ileri sürülen zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davalıların sorumluluğu yolunda karar verilmiştir. Kararı davalılar temyiz etmişlerdir.

Davacı idare, yapılan araştırmada davalıların müşterek malik oldukları taşınmaz üzerindeki anızların yakılması sonucu bitişikteki orman alanının yandığının belirlendiğini, davalıların Türk Kanunu Medenisinin 730. maddesi gereğince, yangın sonucu oluşan zarardan sorumlu bulunduklarını ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar ise ceza mahkemesinde beraat ettiklerini, yangının kendilerine ait tarladan çıktığı konusunda kanıt bulunmadığı gibi orman ile aralarında başka taşınmazlar bulunduğunu belirterek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

Türk Medeni Yasasının 730. (yürürlükten kaldırılan Türk Kanunu Medenisinin 656) maddesinde düzenlenmiş bulunan komşu taşınmaz sahibinin kusursuz sorumluluğundan söz edilebilmesi için; zararın, taşınmazın amacı dışında ve taşkın kullanılması sonucu meydana gelmiş olması gerekir. Taşınmaz sahibi malını komşu taşınmazlar için tehlike oluşturacak biçimde kullanır veya bırakırsa, bu durumun verdiği zarardan dolayı kusursuz olarak sorumludur. Davaya konu edilen olayda, davacının zararına yol açan yangının davalılara ait taşınmazdan başladığına ilişkin herhangi bir kanıt bulunmadığı gibi davalıların taşınmazı orman alanına bitişik olmayıp arada başka taşınmazlar da bulunmaktadır. Şu durumda davalılar hakkında anılan Yasanın 730. maddesinin uygulanmasından söz edilemez. Davalıların sorumluluğunun kusur sorumluluğu kapsamında düşünülmesi gerekir. Davalıların kendilerine ait taşınmazda bulunan anızı yaktıkları yolunda dosyada kanıt da bulunmadığından davalılara kusur da yüklenemez. Yerel mahkemece, anılan yönler gözetilerek, istemin reddedilmesi gerekirken, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. BOZULMASINA, (Y.4.HD. 04.06.2002 T. 1102 E. 6839 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder