Alacakları, borçları ve mal varlıklarının hepsinin mirasçılara geçmesi durumuna külli halefiyet denir. Yolsuz bir tescille hak sahibi olarak gözüken kişi ölse, onun mirasçılarına karşı da tescilin yolsuzluğu ileri sürülebilir. Yani ölen kişi yolsuz bir tescille nasıl muhatap ise mirasçıları da aynı şekilde yolsuz tescil tarafı sayılırlar. Mirasçılar, üçüncü kişi hükmünde olmadığı için iyi niyet iddiasında bulunarak Medeni Kanun Madde 1023’e dayanamazlar.
Bir taşınmazın iflas ve haciz alacakları da üçüncü kişi sayılmadıklarından iyi niyetten faydalanamazlar. Çünkü haciz, sadece borçluya ait olan haklar çerçevesinde yapılabilir.
Medeni Kanun Madde 2’ye aykırılık durumlarında da iyi niyet iddiasında bulunulamaz. Mesela bir paydaş, diğer paydaşın adresi bilinmiyor diye izale-i şuyu davası açsa ve buradan çıkan karara dayanarak yapılan ihalede de taşınmazı almış olsa Medeni Kanun Madde 1023’e dayanamaz.
Tasarruf edenin iktisabı halinde, yani taşınmazı elde eden ile elden çıkartan kişinin aynı olması veya birçok sahibi olan bir taşınmazın elden çıkartıldığı ve elde eden kişinin de bunlardan biri olduğu durumlarda iyi niyetten faydalanılamaz. Mesela iştirak halinde mülkiyet sahibi olanlardan birinin taşınmazda müstakil mülkiyet edinmesi durumunda iyi niyet iddiasında bulunulamaz.
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.