Taraflar arasındaki tapu kaydındaki satış vaadi şerhinin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.4.1999 gün ve 1999/12-319 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.11.1999 gün ve 1999/11130-11562 sayılı ilamıyla; (… Davacılar, miras bırakanları D. ile A. ve S.’nin kendilerine muris İ.’den intikal edecek paylarını davalıya 31.10.1986 tarihinde satmayı vaat ettiklerini, satış vaadinin tapuya şerh edildiğini, paydaşların tamamı tarafından yapılmayan satışın muteber olamayacağını, esasen davalı tarafından açılan iptal ve tescil davasının da reddedildiğini ileri sürerek şerhin kaldırılmasını istemişlerdir.
Hemen belirtilmelidir ki, iştirak halinde mülkiyet konusu taşınmaz yada taşınmazlardaki iştirak payının mirasçılardan biri veya birkaçı tarafından üçüncü kişilere satışının vaat edilmesinde yasaya aykırılık yoktur. Satış vaadinden kaynaklanan kişisel hak, iştirak halinde mülkiyetten, müşterek mülkiyete dönüşmesi durumunda, vaat eden iştirakçiler için ifa olunacağını kazanır.
Öte yandan sözleşmeden doğan hakkın hükmen tanınması davasının zaman aşımı da ifa olanağının doğduğu tarihten itibaren başlar.
Somut olayda, iştirak halinin henüz çözülmemiş olduğu kayden sabittir. Hal böyle olunca, davanın reddedilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapu kaydındaki satış vaadi şerhinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ilk hüküm Özel Dairesinin yukarıda belirtilen ilamıyla bozulmuştur. Yerel mahkeme Tapu Kanunu’nun 26. maddesinin açıklığı karşısında şerhten itibaren beş yıl içinde satış yapılmadığından şerhin hükümsüz kalacağını gerekçe göstererek direnme kararı vermiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, (YHGK. 08.11.2000 T. 1-1331 E. 1628 K.)
Satışı vaat edilen taşınmaz, iştirak halinde mülkiyete tabi olsa dahi, şerh tarihinden itibaren beş yıl geçtiğinde şerh, re’sen terkin olunur. (2644 sayılı Tapu Kanunu madde 26/5-6) (Medeni Kanun madde 702)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.