İmar – İhya ile Taşınmaz Sahibi Olmak – Tescil Davası

İmar - İhya ile Taşınmaz Sahibi Olmak - Tescil Davası1- Ev, ahır, samanlık yapmak gibi işlemler imar ihya sayılmaz. Zira 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesine göre imar ihya işlemleri tarımsal amaçlı olmalıdır. İhya yoluyla taşınmaz iktisabında ihya koşulları ile iktisap koşullarını birbirinden ayırmak lazımdır.

2- İmarihya işlemlerinin tamamlandığı tarihten itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesindeki koşullarla zilyetliğin de kanıtlanması gerekir.

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Alanya Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.4.1995 gün ve 1993/477-1995/198 sayılı kararın incelenmesi Orman İdaresi ve Hazine vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.5.1996 gün ve 1995/10717-1996/5286 sayılı ilamı ile; (…Davacı, tapulama çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan dava konusu taşınmazın Medeni Kanun’un 639/1. maddesi hükmü uyarınca karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Fen bilirkişisinin 16.6.1994 günlü raporuna göre tescil konusu taşınmazın çalılık olması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı açıklanmıştır. Davacı dilekçesinde bu yeri imar ve ihya ettiğini, 30 seneyi aşkın bir zamandan beri zilyet olduğunu bildirmiştir. Yeminli bilirkişi ve tanıklar imar ve ihya olgusundan söz etmeksizin davacının eskiden beri zilyet olduğunu, üzerine ev, samanlık, ahır yapmak suretiyle tasarrufta bulunduğunu bildirmişlerdir. Uzman bilirkişisinin açıklamalarına ve tapulama paftasına göre dava konusu yer Medeni Kanun’un 641. maddesinin kapsamına giren Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Böyle bir yer ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi hükmüne dayanılarak iktisap olunabilir. Davada ihya olgusu kanıtlanmamıştır. Davacı tarafından ileri sürülen tasarruf şekli, özellikle taşınmaz üzerine ev, ahır ve samanlık yapmak gibi işlemler, iktisap bakımından ihya işlemi sayılmaz. Davacının ileri sürdüğü sebep kanıtlanmadığına ve taşınmazların niteliği itibariyle kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yolu ile edinilecek yerlerden bulunmadığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması yasaya aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okuduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, hukuksal nitelikçe tapulama tespiti dışı bırakılan ancak, imar ihyası tamamlanmış taşınmazın kazandırıcı zaman aşımı yoluyla tapuya tescili istemine ilişkindir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesine göre imar ve ihya işlemleri tarımsal amaçlı olmalı ve nitelik itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen arazi, masraf ve emek sarfı ile tarıma elverişli hale getirilmelidir. Özel Daire bozmasında açıklandığı gibi, taşınmaz üzerine ev, ahır ve samanlık yapmak gibi eylemler taşınmazı tarıma elverişli hale getiren işlemlerden olmadığı gibi, tek başına imar ihya işlemi iktisap için yeterli de değildir. İmar ihya işleminin tamamlandığı tarihten itibaren 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki esaslara göre zilyetliğin de kanıtlanması gerekir. Ne var ki, uyuşmazlık konusu somut olayda imar ihyanın ne zaman başladığı, ne şekilde yapıldığı ve ne zaman tamamlandığı davacı şahitlerine sorulup açıklattırılmamış, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur. Mahkemece yapılacak iş; taraf delilleri eksiksiz ve hüküm vermeye elverişli bir biçimde değerlendirildikten sonra, taşınmazın dosya kapağındaki bilgi de nazar alınarak “Okurcalar Belediye Başkanlığı” imar planı kapsamında kalıp kalmadığı hususu araştırılıp ve buna göre taraf teşkili yapıldıktan sonra 3402 sayılı Kanunun 17/1 ve son maddesi ile 14. maddesi hükümleri birlikte değerlendirilerek hüküm vermek olmalıdır ve bu nedenle karar bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı Hazine ve Orman İdaresi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, (YHGK. 24.02.1999 T. 8-84 E. 118 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder