Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde muvazaaya şu şekilde değinilmektedir: “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz”. Muvazaa, tarafların üçüncü şahısları aldatmak için kendi gerçek niyetlerine uymayan ve aralarında hüküm doğurmayan bir anlaşmadır. Satış yapıldığı halde bağış gösterilmesi durumu gibi.
Muvazaada, irade ile ifade edilen arasında kasten istenen bir uygunsuzluk vardır. Bunun sebebi de bir kimseyi veya üçüncü şahısları görüntü itibariyle aldatmaktır. Her zaman üçüncü şahsa zarar vermek niyeti yoktur. Bir kimse, bazen de kendisini üçüncü kişilerin merakından uzak tutmak için de muvazaa yapabilir. Bir anlamda da muvazaa, görünen durumun gerçeğe uymaması halidir.
Danışıklı dövüş gibi danışıklı bir işlem olan muvazaa, uyuşmazlıklara konu olan ve hukukta tanınan bir müessesedir. Yukarıda da belirtildiği gibi Borçlar Kanununa göre muvazaada amaç, tarafların başkalarını aldatmayı amaçlayarak ve gerçek iradelerini gizleyerek aralarında, hüküm ve sonuç doğurmayan bir görüntü oluşturma konusunda anlaşmalarıdır.
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.