Geçersiz bir satış sözleşmesine dayanılarak taşınmaz iktisap eden “ilk el’’, iyi niyet iddiasında bulunamaz. (Medeni Kanun madde 1023)
Taraflar arasında, tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında, 534 parsel sayılı, 25400 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1974/561 sayılı dosyasıyla dava konusu olduğundan söz edilerek, malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinde, miras bırakan Kezban çocukları Nebibe, Habibe, Mihtiye ve ölü Kadire eşi Burhanettin tarafından, davalı A.T. ile Hazine ve Karaabdülbaki köyü tüzelkişiliği aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davası, kadastro mahkemesine devredilmiştir. Mahkemece, çekişmeli 534 sayılı parselin, kesin hüküm nedeniyle davalı adına tesciline karar verilmiş, hüküm, davacılarla davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Kadastro mahkemesine aktarılan dava, gerçek kişiler arasında görülen tapu kaydının iptali ile ilgilidir. Gerçek kişiler arasında, mülkiyetin aktarılması davası olması nedeniyle, Hazineye husumet yöneltmeye gerek olmadan kayıt malikleri arasında görülmesi gerekir. Bu nedenle Hazine hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmelidir.
2- Çekişmeli parselin, davacıların murisi Kezban’dan kaldığı, yapılan keşif uygulama, yerel bilirkişi ve tanık sözleriyle saptanmıştır. Taşınmaz taksime tabi tutulmadığı ve iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğuna göre, Medeni Yasanın 629, 630 ve 581. maddeleri uyarınca, birlikte tasarruf kuralı sonucu, bir mirasçının üçüncü kişilere yaptığı satış geçersizdir. Bu nedenle, davalının satıcıları O.N.Y. ile M.Y.’ye, mirasçı Reşit’in yaptığı satış geçersizdir.
Davalının satıcıları ile mirasçılardan Burhanettin arasında karşılıklı olarak açılan el atmanın önlenmesi davası, dava koşulu yerine getirilmediği için red edilmiş olmakla, karar diğer mirasçıları bağlayamayacağından, kesin hükümden söz edilemez. Kaldı ki kesin hüküm olarak göz önünde tutulan, 1973/285 esas 1974/442 karar sayılı el atmanın önlenmesi davası tapuya dayalı olup, tapunun hukuki değeri tartışılmadığından ve sonradan kadastro mahkemesine devir edilen, 1975/561 esas sayılı dava dosyası nedeniyle, kesin hükümden söz edilemez.
Ancak; tapu sicilindeki kayda iyi niyete dayanarak; mülkiyet yada diğer bir ayni hak iktisap eden kimsenin bu iktisabı, yasanın koruyuculuğu altındadır. Asıl olan, kayden iktisap edenin iyi niyetli olmasıdır. Medeni Yasanın 1023. maddesinde hüküm altına alman konu, kayda dayanarak iktisapta bulunan kişilere ilişkindir. Geçersiz bir satış sözleşmesine dayanarak taşınmaz iktisap eden “ilk el” durumunda olan kişi, iyi niyet iddiasında bulunamaz.
O halde, 17.5.1991 gün, 1/2 ile, 8.11.1991 gün, 4/3 ve 14.2.1951 gün, 17/1 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararları uyarınca, davalının maddi olguyu bilen ve bilmesi gereken kişi durumunda bulunup bulunmadığının araştırılarak değerlendirilmesi, tarafların bu yönde gösterecekleri tüm delillerin toplanması ile değiştirmedeki çabukluk, satan kişilerle, satın alan davalı arasındaki yakın ilişki gibi olgular göz önünde tutularak, hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalı Hazine ile davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün BOZULMASINA, (Y.17.HD. 13.10.1994 T. 6952 E. 7914 K.)
Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.