1- Evlat edinme sözleşmesine geçerlik veren noterde düzenlenen resmi senettir. Hakimin izni ise, ammenin vesayetini sağlamak ve bu yolla tarafları olabildiğince dikkate davet etmek için öngörülmüştür.
2- Sözleşme yapıldıktan ve sağlığında evlat edinen bu işlemi ve ilişkiyi benimsedikten sonra ölümü halinde; mirasçılar şekil eksikliğinden söz ederek sözleşmeyi geçersiz kılamazlar.
3- Evlat edinme sözleşmelerinde yasa koyucu genel kuraldan ayrılarak özel iptal sebepleri öngörmüştür, danışık (muvazaa) ileri sürülemez.
S.H. ve arkadaşları ile F. A. B. arasındaki evlatlık mukavelesinin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar tarafından istenilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Evlat edinme sözleşmesine geçerlik veren, noterden düzenlenen resmi senettir. Hakimin izni ise ammenin vasiyetini sağlamak ve bu yolla tarafları olabildiğince dikkate avdet etmek için öngörülmüştür.
Evlat edinme sözleşmesi yapıldıktan ve sağlığında evlat edinen bu işlemi ve ilişkiyi benimsedikten sonra ölümü halinde, mirasçılarının şekil eksikliğinden söz ederek sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmeleri dürüstlük kuralına ters düşer. Uygulama bu yoldadır. Resmi senetteki şekil eksiklikleri bile fesih sebebi kabul edilmemekte iken ikinci derecedeki bir işlem olan izindeki eksikliğin iptal sebebi sayılması mümkün değildir. Onun için hakimin izin beyanını evde ya da dairede açıklaması hiçbir şeyi değiştirmez. Yani sözleşmeyi geçersiz kılmaz.
Öte yandan evlenmede olduğu gibi, evlat edinme sözleşmelerinde de muvazaaya dayanılamaz. Kanun koyucu önemli ilişkiler meydana getiren bu sözleşmelerde engel kuraldan ayrılmış, özel iptal sebepleri öngörülmüştür (Medeni Kanun madde 112, 258). Şu halde evlat edinme sözleşmesinde muvazaa ileri sürülemez (Prf. Von Tuhr, İsviçre Borçlar Hukuku, Cevat Edege tercümesi, 1952 baskısı, cilt 1, sahife 290, Prof. Kenan Tunçomağ, Borçlar Hukuku, 1972 baskısı, cilt 1, sahife 199, Prof. A. Esat Arsebük, Borçlar Hukuku, 1943 baskısı, cilt 1, sahife 405-406). Öyle ise davacı tarafın, evlat edinme sözleşmesinin gerçek amacının miras hakkını zedeleme olduğu yolundaki iddiası benimsenemez. Esasen evlatlık sözleşmesinin bünyesinde mal varlığının mirasçıdan başkasına intikal unsuru vardır. Bu bakımdan bünyeden gelen bu zorunluluğun muvazaa sebebi olarak ileri sürülmesi mümkün olamaz.
Bir an için saklı pay giderme amacı güdülerek sözleşme yapıldığı farz edilse bile Medeni Kanun belli işlemleri hedef tutmuş dolayısıyla da şahsi hak niteliğinde olmak üzere tenkis davası açmak hakkı tanınmıştır. Bu itibarla saklı pay sahibine tanınan özel dava yolu varken, evlatlık sözleşmesinin iptali şeklinde bir dava hakkının mevcut olduğunu düşünmek mümkün bulunmamaktadır. 1.4.1974 günlü ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, saklı pay sahibi olmayan kişilere, sadece gerçekte bağışlandığı halde tapuda satılmış gibi bir işlem yapılması halinde taşınmazların tapusunun iptali hakkında dava hakkı vermiştir. Onun için bu sınırlı haktan yararlanarak evlat edinme sözleşmesinin iptalini istemek de mümkün değildir.
Davacı tarafın görüşleri benimsendiği takdirde, mirasçılara ve Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar gibi kuruluşların evlenmenin iptalini istemek haklarının bulunduğu kabul edilmiş olur ki, bunu davacıların bile savunacakları akla gelmez. Buna rağmen evlat edinmede muvazaanın ileri sürülmesi ise olayları kendi yararlarına yorumlama çabasında öte bir anlam taşımaz.
Sözleşmenin iptalini gerektiren şekil eksikliği bulunmadığı gibi, esasen amaçta sakatlık da söz konusu değildir. Çünkü evlatlık sözleşmesinin düzenlenmesinden kısa bir süre sonra evlat edinen öldüğü için resmi ilişki az devam etmiş olmakla birlikte, miras bırakan sağlığında davalıya kendisine çok yakın bulmuş, bu yakın ilişkiler yıllarca devam etmiş, nihayet fiili durum hukuki şekle çevrilmiştir. Bunda da kanuna aykırı bir yön yoktur, temyiz itirazının reddi ile hükmün ONANMASINA, (Y. 2. HD. 24.11.1975 T. 7209 E. 8971 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.