1- Cebri icra yoluyla yapılan bir taşınmaz satım işlemi, 26.6.1953 gün ve 14/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi “bir alım satım değil”, icra dairesinin bir özel tasarrufudur. Bu bakımdan bu tür satışlarda alım satım hükümleri uygulanamaz.
2- İcra ve İflas Kanunu’nun 134. maddesi hükmünce, cebri ihale ile satılan bir taşınmazın mülkiyeti ile bu ilkenin doğal sonucu yarar ve zararı (nef’i ve hasarı) Medeni Kanun’un 633. maddesinde açıklandığı üzere ihale sonunda alıcıya geçer. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 231) (Medeni Kanun madde 705) (2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 134) (YİBK. 24.6.1953 gün ve 14/6 s.)
Taraflar arasındaki haksız iktisaptan alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 12600 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
Davacı, davalının, bankalarına olan borcundan ötürü davalıya ait taşınmazın cebri icra yoluyla satıldığını ileri sürerek, satışın kesinleştiği 28.5.1976 günüden itibaren davalının topladığı kiraların haksız iktisap kurallarınca tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalıya ait bir taşınmazın cebri icra yoluyla 28.5.1976 gününde davacıya satıldığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Esasen dosyadaki belgelerle de bu yön açıkça anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 134. maddesi hükmünce, cebri ihale ile satılan bir taşınmazın mülkiyeti, Medeni Kanun’un 705. maddesinde de açıklandığı üzere ihale sonunda alıcıya geçer. Ancak bu geçiş alıcıya taşınmaz üzerinde temliki tasarruf olanağını sağlamaz. Cebir yoluyla taşınmazın satışı, Borçlar Kanunu’nun 231. maddesi hükmünce her ne kadar (taşınmaz alım ve satımının Borçlar Kanunu’ndaki bir özel türü olarak tanımlanmış ise de bazı İçtihadı Birleştirme Kararlan gerekçelerinde ve özellikle 24 Haziran 1953 gün ve 14/6 sayılı kararın gerekçesinde açıklandığı üzere “bir alım satım değil, icra dairesinin bir özel tasarrufudur.” Böyle bir tasarrufa dayanan mülkiyetin taşınmazın zarar ve yararlarıyla (nef’i hasarıyla) alıcıya geçmesinde, özellikle mülkiyetin geçen yararı konusunda ve zaman aşımı yönünden alım satım hükümleri uygulanamaz. O halde, içtihadı birleştirme kararında da açık vurgulandığı gibi; davacı, ihalenin kesinleştiği 28.5.1976 gününden sonra davalı eski malik tarafından toplanan kiraları yani yararları (bu yönü ispat şartıyla) davalıdan isteyebilir. Oysa davacı bu davada bu yönü ispatlamadığı gibi, mahkeme de bu konuda herhangi bir delil ibraz ve ikame ettirmeksizin 28.5.1976 ila tescil tarihi arasındaki süreye ilişkin davayı kabul etmiştir. O halde davalının kesin olarak para toplamadığı yolundaki savunmasının aksini sübuta vardıran deliller toplanmaksızın ödetme kararı verilmiş olması bozmayı gerektirir.
Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA. (Y.4.HD. 25.03.1980 T. 1383 E. 3932 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.