1- 5393 sayılı yasanın 18. maddesinde belediye meclisinin görev ve yetkileri sayılmış olup, e bendinde, “Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisi, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı ayni hak tesisine karar vermek” yetisinin belediye meclisine ait olacağı öngörülmüştür.
2- İşlemin tarafı olan başka bir ifade ile ilk el konumunda bulunan, Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanmaz.
3- Yolsuz tescile dayalı taşınmaz, sonradan satın alın ikinci el kişiler yönünden 1023. madde koşulları araştırılmalıdır.
Taraflar arasında görülen davada; davacı, 192 ada 21 parsel sayılı taşınmazın Belediye Encümeninin 26.11.1998 tarihli kararı ile davalı Emine’ye satıldığını, ancak İstanbul 6. İdare Mahkemesinin kararı ile satış işleminin iptaline karar verildiğini, taşınmazın Emine tarafından davalı Hayri’ye, onun da davalı Selahattin’e muvazaalı olarak devredildiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, müdahil K. taşınmazda gecekondusu bulunup af yasaları gereğince hak sahibi olduğundan satışların iptali ile davaya dahili davacı olarak kabulünü istemiştir. Mahkemece, idare mahkemesine açılan davanın reddedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, müdahil tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S.Ö.’nün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından açılan tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazın davalı Emine’ye 26.11.1998 tarihinde Encümen Kararı ile satışına karar verilerek temlik edildiği ve satışlar suretiyle diğer maliklere intikal ettiği, halen davalı S.G. adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Davada ileri sürülen iddianın ve davalı tarafın savunmasının içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, davacı Belediyeye ait taşınmazların mülkiyetini satış yoluyla nakleden temliki işlemin, hukuken geçerli sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; 1580 Sayılı Belediye Kanunu’nun 70 ve 83. maddelerine yorum getiren gerek Adli gerekse İdari Yargı kararlarında belediye taşınmazlarının satışına karar verme yetkisinin, belediye meclislerine ait olduğu ilkesi benimsenmiş ve yargısal uygulama istikrar kazanmış iken bu defa 28.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5272 Sayılı Yasa ile 1580 Sayılı Belediye Kanunu iptal edilmiş ve 5272 Sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddesi hükmü ile belediyeye ait taşınmazların satışı yine belediye meclisinin kararına bağlı kılınmış, meclisin kararlarına bağlı olarak belediye encümeninin tasarrufa yetkili olduğu benimsenmiştir. Aynı ilkeler sonradan yürürlüğe giren 5393 Sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddeleri ile korunmuştur. Ne var ki, bu konuda alınacak meclis kararlarının hangi unsurları kapsaması gerektiği hususu önem taşımaktadır.
Gerçekten, belediye meclislerinin “Belediyenin taşınmazlarının satışına” yada “belediye başkanınca veya belediye encümenince uygun görülen taşınmazların satışına” şeklindeki genel nitelikte olan ve yetki devri anlamına gelen kararları, hukuki sonuç doğuramaz ve geçerli kabul edilemez. Öyle ise, belediye meclis kararlarına, satılacak taşınmazların ada ve parsel numaraları, mevkii ve yüzölçümleri raice uygun tahmini bedelleri yazılmalıdır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın satışının belediye meclis kararına dayalı olup olmadığının araştırılması, meclis kararı bulunmadığının anlaşılması halinde ilk el bakımından yapılan tescilin illetten yoksun olduğu, diğer bir deyişle yolsuz tescil niteliği taşıdığının gözetilmesi, sonradan satın alan diğer davalılar yönünden toplanan delillerin bu kişilerin iyi niyetli olup olmadıkları, Türk Medeni Kanunu’nun 1023. Maddesi hükmü açısından değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Müdahilin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden oybirliğiyle BOZULMASINA, (Y.1.HD. 20.12.2010 T. 2010/12113 E. – 2010/13688 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.