Uyuşmazlık, bir kısım mirasçıların ketmedilmesi suretiyle davalıya taşınmazın tamamının satışının geçerli olup olmadığı, bu intikalin pay satışı şeklinde kabul edilip edilmeyeceği noktasında olduğuna göre davacıya tapu iptal ve tescil davası açması için süre verilmesi, dava açıldığı takdirde o dava sonucunun beklenmesi icap eder.
Dava dört parça taşınmazda önalım hakkının (şuf’a hakkının) tanınması suretiyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece 72 parsele ilişkin davanın kabulüne, diğer parseller hakkındaki davanın süre yönünden reddine karar verilmiş ve hüküm davalılardan M.M. tarafından kabul kararına yönelik olarak temyiz olunmuştur.
Davacı vekili, Muratlı Yeşilyurt köyündeki 723 parsel sayılı taşınmazın murisi N.Ö. adına kayıtlı iken, onun ölümü üzerine mirasçılarına intikal ettiğine, mirasçılardan bir kısmının diğer mirasçıları ketmetmek suretiyle aldıkları veraset ilamına dayanarak bu taşınmazın tamamını kendi adlarına intikal ettirerek davalı M.M.’ye sattıklarını kendisinin o veraset ilamının iptali ile gerçek mirasçıları gösterir veraset belgesi verilmesi için dava açtığını, o dava sonunda kendisinin de mirasçı olduğunun sabit olacağını, dolayısıyla davalıların kendi payları için yapılmış satış yönünden önalım hakkının (şuf’a hakkının) varlığının anlaşılacağını, işte bu hakkını kullandığını belirterek taşınmazın tapusunun iptali ve adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmazın belli payını değil tamamını satın aldığını, satış yapanların veraset ilamına göre tapu malikinin mirasçılarının tamamı olduğunu gördüğünü, başka mirasçılar olduğunu da bilemeyeceğini, bu bakımdan tamamen iyi niyetli bulunduğunu, davacının önalım hakkından (şuf’a hakkından) söz edilemeyeceğini, onun ancak taşınmazın tamamını satan mirasçılardan istekte bulunabileceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Gerçekten, 723 nolu parselin N.Ö. adına tapuda kayıtlı iken ölümünden sonra Muratlı Sulh Hukuk Mahkemesinin 3.11.1990 gün ve 248/246 sayılı veraset ilamına göre mirasçısı oldukları anlaşılan dört kişi tarafından, adlarına intikalden sonra taşınmazın tamamının davalıya satıldığını, ortada görünürde pay satışı bulunmadığı gibi kayıtta veya veraset belgesinde önalım hakkı kullanabilecek bir paydaş görülmediği, tapu kaydı ve veraset belgesinden anlaşılmaktadır.
Yukarıda sözü edilen veraset ilamı aynı mahkemenin 31.12.1991 gün 293-374 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve satışı yapan mirasçılardan başka 9 mirasçı daha bulunduğu kabul edilerek yeni veraset belgesi verilmiştir. O hükmün kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık; bir kısım mirasçıların ketmedilmesi suretiyle davalıya taşınmazın tamamının satılmasının geçerli olup olmadığı, özellikle satın alma olayında davalının iyi niyetli bulunup bulunmadığı, bu intikalin gerçekte pay satışı olarak kabul edilip edilemeyeceği, bunun sonucu olarak da önalım hakkı kullanılmasının mümkün olup olmadığı noktasındadır. Bu nitelik ve kapsamdaki uyuşmazlık şufa davası için bir ön sorun yaratmakta olduğundan ancak genel hükümlere göre açılacak tapu iptali ve tescil davası ile çözümlenebilir. Bu önalım davası (şuf’a davası) içinde halledilemez. Bu bakımdan bu ön uyuşmazlığın halledilmesi açısından davacıya, tapu iptali ve tescil davası açabilmesi için süre verilmesi, dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, davacının önalım hakkı kullanmasına imkan veren payının tescili ve ayrıca davalıya taşınmazın tamamının değil, bir kısım payının satıldığı neticesinin doğduğu sabit olursa bu davanın kendi koşulları çerçevesinde neticelendirilmesi gerekir. Bu yolda işlem yapılmadan, davalının tüm taşınmazı satın alması şeklindeki işletme, pay satımı anlamı verilerek önalım davası (şuf’a davasının) kabul edilmesi hatalı olmuştur. Hükmün bu nedenle BOZULMASINA, (Y.6.HD. 12.04.1996 T. 3927 E. 4258 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.