Bakım Borçlusunun Ölümü Halinde Sözleşmenin Durumu – El Atmanın Önlenmesi Davası

Bakım Borçlusunun Ölümü Halinde Sözleşmenin Durumu – El Atmanın Önlenmesi Davası1- Alacaklının ölümü, akdi sona erdirirse de borçlunun ölümü ile bu sözleşme sona ermez. Bakıp gözetme borcu bakım borçlusunun mirasçılarına geçer.

2- Ancak, Borçlar Kanunu’nun 518. maddesine göre, alacaklı bir yıl içinde sözleşmeyi sona erdirirse, borçluya verdiği malı veya malları geri isteyemez. Sadece borçlunun iflası halinde, masasından isteyebildiği miktara eşit bir paranın kendisine verilmesini isteyebilir.

3- Borçlar Kanunu’nun 518. maddesi emredici bir hüküm olmadığından bağış koşullu yapılabilir.

Hüseyin A. ile N.G. ve müşterekleri, dahili davalılar Havva A. Ve müşterekleri aralarındaki el atmanın önlenmesi davasının kabulüne dair Karadeniz-Ereğli 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 11.12.2001 gün ve 489-501 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.07.2002 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz eden davalılar N.G. ve müşterekleri vekili Avukat Z.Ö.A. ve karşı taraftan Hüseyin A. vekili Avukat S.B. geldiler. Tebligata rağmen başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazlara davalıların el atmasının önlenilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı vekil edenine ait taşınmazlardan davalıların haksız olarak yararlandıklarını ileri sürerek, el atmalarının önlenilmesine karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar, uyuşmazlık konusu taşınmazların Karadeniz-Ereğli Noterliğince düzenlenen 11.09.1981 gün ve 14159 yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi” uyarınca davacı tarafından miras bırakanları Hasan A.’ya verilip teslim edildiğini, miras bırakan Hasan’ın 1991 yılında öldüğünü, Borçlar Kanununun 518. maddesi hükmü uyarınca, davacının taşınmazları geri isteyemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Davalıların savunması üzerine davacı ölünceye kadar bakma sözleşmesinde, bakım borçlusunun kendisinden önce ölmesi halinde, taşınmazların kendisine döneceği hususunda açıklamada bulunduğunu, savunmanın yerinde olmadığını bildirmiştir. Mahkemece, yukarıda tarih ve sayısı yazılı ölünceye kadar bakma sözleşmesindeki bakım borçlusunun, bakım alacaklısından önce ölmesi halinde, sözleşme konusu taşınmazların, bakım alacaklısına döneceği yolundaki koşul göz önünde tutularak, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hemen belirtelim ki; alacaklının ölümü, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin sona ermesini gerektirdiği halde, borçlunun ölümü ile bu sözleşme sona ermez. Bakma ve görüp gözetme mükellefiyeti bakım borçlusunun mirasçılarına intikal eder. Ancak, Borçlar Kanunu’nun 518. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 618) maddesinde; alacaklı, bir sene içinde sözleşmeyi sona erdirmeyi istemesi halinde, borçlunun mirasçılarından sözleşmenin yapılması sırasında bakım borçlusuna verdiği malı veya malları isteyemez. Sadece borçlunun iflası halinde, masasından isteyebileceği miktara eşit bir paranın kendisine verilmesini isteyebilir.

Somut olayda; bakım borçlusu Hasan A., 1991 yılında ölmüştür. Bu tarihten davanın açıldığı 29.04.1998 tarihine kadar Borçlar Kanunu’nun 518. maddesinde belirtilen bir yıllık süre geçmiş bulunmaktadır. Anılan hüküm ve 05.06.1957 gün, 25/22 esas ve karar sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı ile benimsenen ilkeler karşısında, bakım alacaklısının bakım borçlusuna vermiş olduğu malları geri istemesi mümkün olmadığı gibi, süresinde de istekte bulunmadığı için, borçlunun iflası halinde iflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir paranın kendisine verilmesini de isteyemez. Ne var ki; sözleşmede bakım borçlusunun bakım alacaklısından önce ölmesi halinde, sözleşmeye konu malların kendiliğinden bakım alacaklısına döneceği belirtilmiştir. Bu durumda, uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’nun 518. maddesi hükmü yanında, aynı Kanunun 242. maddesi hükmü göz önünde tutularak, çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Borçlar Kanununun 518. maddesi hükmü, emredici bir hüküm niteliğinde olmaması nedeniyle, aksine sözleşme kurulması mümkün bulunduğundan, ölünceye kadar bakma sözleşmesindeki koşullu bağışın geçerli olduğunun kabulü gerekir. Sözleşmedeki bu koşul karşısında, tarafların bozucu “infısahi” koşuluna bağlı olarak, ölüme bağlı bağışlama şeklinde düzenlemiş olduklarının kabulü gerekir. Bakım borçlusu, bakım alacaklısından önce öldüğü için, bakım alacaklısı sözleşmedeki bu koşula dayanarak, taşınmazların kendisine dönmesini her zaman isteyebilir. Mahkemece, bu gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında Kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (Y.8.HD. 09.07.2002 T. 3674 E. 5527 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder