Bağıştan yararlanan, bağışlayana karşı yükümlü olduğu ödevlere önemli bir düzeyde riayetsizlikte bulunmuş ise bağışlayan, sözünden dönerek bağışladığı şeylerin geri verilmesini isteyebilir.
Bağıştan dönme nedenlerini, mirasçılıktan çıkarma nedenleriyle bir arada inceleyerek değerlendirmek zorunludur.
Basit olaylar, bağıştan dönme nedeni yapılmamalıdır. Aksi halde bağıştan yararlanan kişi, sürekli olarak bağışlayanın baskısı altına sokulmuş olur. (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 244/2) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 295/2) (Medeni Kanun madde 510)
Taraflar arasındaki tapu iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1. Asliye Hukuk Hakimliğince davanın kabulüne dair verilen 21.9.1973 gün ve 846-626 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26.2.1974 gün 585-1208 sayılı ilamı ile “Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıalar ile ikame ettiği tanıkların beyanları birbirini tutmadığı gibi, ifadelerinde de samimi olmadıkları anlaşılmaktadır. Davalının tanıkları ise, hırçınlaşıp torunu ve gelinin evden kovduğunu beyan etmişlerdir. Bu tanıkların tarafların yakın komşuları olup, beyanlarında samimi oldukları anlaşılmaktadır. Beyanlarına da itibar edilmesi icap eder. Bu durumda davanın reddi gerekir” sebebi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Duruşma yapılması için tayin edilen 12.5.1976 Çarşamba günü belli zamanda temyiz eden ve duruşma isteyen davalı ve karşı taraf davacı ve vekilleri gelmediler. Temyiz dilekçesinin süresinde verilip kaydedildiği incelenerek anlaşıldı.
Hukuk Genel Kurulunca vaktin yetersizliğinden dolayı işin karara bağlanmasının başka bir güne bırakılması uygun görüldü. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Borçlar Kanunu’nun 244. maddesinin 2 sayılı bendi (Türk Borçlar Kanunu 295) uyarınca bağışlanan bağışlayana veya ailesine karşı kanunen mükellef olduğu vazifelere ehemmiyetli bir surette riayetsizlikte bulunmuş ise bağışlayan elden yaptığı bağışlamadan veya tenfiz ettiği taahhüdünden rücu ve bağışlanan elinde halen ne kalmış ise onun iadesini dava edebilir. Yasa koruyucu, bu hükümle Medeni Kanun’un mirastan iskat sebeplerini düzenleyen 457. maddesinin sayılı bendinin mahfuz hisseli mirasçıların murisine veya ailesine karşı kanunen mükellef olduğu vazifeleri ifade büyük bir kusur irtikap eylemesi halinde mirastan ıskat edilebileceklerini öngören hükmü arasında paralellik sağlamıştır. O halde bağıştan dönme nedenlerini mirastan ıskat nedenleriyle bir arada inceleyerek değerlendirmek zorundadır. Böyle olunca basit olayları bağışlamadan dönme nedeni olarak kabul etmemek gerekir. Aksi hal bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın devamlı baskısı altında tutma sonucunu doğurur ki bu hal aynı zamanda yasa koyucunun Borçlar Kanunu’nun 195/2 maddesi ile güttüğü amaca da aykırı düşer.
Dosyadaki deliller bu ilkelerin ışığında değerlendirildiğinde davacının iddiasını ispat edememiş olduğunun kabulü zorunludur. Bu nedenlerle mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararının BOZULMASINA, (YHGK. 14.05.1976 T. 1974/1-772 E. 1976/2065 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.