Mülkiyete ve ayni hakka ilişkin davalarda, dava zaman aşımı söz konusu olamaz.
Taraflar arasında görülen davada; davacı, annesi ile babasının 1951 yılında boşandıklarını, velayet hakkının 1958 yılında ölen babasına verildiği halde, annesi Ayşe’nin velayeten 382 ada 3 parsel sayılı taşınmazı davalı üvey babasına muvazaalı olarak sattığından, kaydın iptalini ve adına tescilini istemiştir. Davalı zaman aşımı yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Borçlar Kanunu’nun 125, (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 146) Medeni Kanun’un 712. maddeleri gereğince zaman aşımı yönünden davanın reddine ilişkin kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, üvey babası davalı Ali Rıza’nın bayii Ayşe’nin annesi olduğunu, annesi ile babası arasındaki evliliğin boşanma suretiyle bozulduğunu ve velayet hakkının mahkemece babaya verildiğini, sonradan babasının ölümü üzerine annesi Ayşe’nin davalı ile evlendiğini ve kendisinin reşit olmadan önce annesinin yasal velayet hakkına sahip bulunmadığı halde, dava konusu 382 ada 3 parsel sayılı taşınmazın davalı üvey babasına tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, bu temlikin muvazaalı olup geçerli bulunmadığını ileri sürerek işbu iptal ve tescil davasını açmıştır. Böylece dava mülkiyete ve ayni hakka ilişkindir. Bu tür davalarda, kural olarak zaman aşımı söz konusu olamaz. Bu nedenle olayda Borçlar Kanunu’nun 125 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 146) ve Medeni Kanun’un 712. maddesinin uygulama yeri yoktur.
İddia doğrultusunda davanın esasının görülmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı olduğu üzere zaman aşımından söz edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacı tarafın temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden BOZULMASINA, (Y.l.HD. 28.02.1984 T. 1206 E. 2145 K.)
Nizam TUTUCU Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.