Kat Maliklerden Birinin Ortak Yere Sahiplenmesi – Müdahalenin Önlenmesi Davası
Aksine sözleşme olmadıkça her kat malikinin, ana taşınmazın tüm ortak yerlerini kullanmak ve buradan yararlanmak hakları vardır. Kat malikleri ortak yerleri kullanırken doğruluk kurallarına uymak, birbirini rahatsız etmemek, birbirinin hakkını çiğnememek ve yönetim hükümlerine uymakla karşılıklı olarak yükümlüdürler. Davalının, ortak yeri özel garaj olarak diğer kat maliklerinin yararlanmasını engelleyecek ve onların kullanma hakkını...
Önalım Davasında Hak Düşürücü Sürenin İspatı
1- Devir hakkının kısıtlamalarından olan önalım hakkı, paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda paydaşlardan birinin payını üçüncü bir şahsa satması halinde diğer paydaşa öncelikli satın alma hakkını veren bir haktır. 2- Paydaş satışa ıttıla tarihinden itibaren bir ay içinde, her halükarda on yıl içerisinde kullanılmak zorundadır. Bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olup, her türlü delille ispatı mümkündür. (Medeni Kanun madde 735, 732)...
Sözleşmelerde Yapılan Muvazaalar
Gayrimenkul sektöründe taraflar, gizli sözleşme ile görünürdeki sözleşmenin niteliğini değiştirerek muvazaa yapabilmektedir. Bunun da uygulamada en çok görüneni muris muvazaasıdır. Yani miras bırakanın, mirasçılardan mal kaçırmak için gerçekte bağışladığı taşınmazı, resmi sözleşmede satış gibi göstererek devretmesidir. Yine önalım hakkını önlemek için aslında satılmış olan taşınmazı, bağış veya trampa sözleşmesi ile devredilmiş gibi...
Tescilde Tapu Sicil Müdürlüğünün Sorumluluğu – Tescil Davası
Tapu idaresinin ilamın tapuda infazı sırasında gerekli özeni göstermeyerek, davacı üzerinde kalması gereken payları da iptal etmek suretiyle hatalı olarak hükmü infaz etmesi usulsüzdür. Davalı idare Türk Medeni Kanunu’nun 1025. ve 1007. maddeleri ile Tapu Sicil Tüzüğünün 85. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olur. Taraflar arasında görülen davada; davacı, maliki olduğu 480 parsel...
Satış Vaadi Sözleşmesine Dayanarak Cebri Tescil İstemek – Tescil Davası
Hisse devrine ilişkin bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil davasında, köyde ve imar planı dışında bulunan nizalı taşınmazın tapuda tarla olarak kayıtlı olduğu ve tarım arazisi olarak kullanıldığı, yapılaşma amacı bulunmadığı anlaşıldığına göre; mahkemece davanın İmar Kanunu’nun 18/son maddesi kapsamına girdiğinden ve hisse devrinin mümkün olmadığından bahisle reddine karar verilmesi doğru değildir....
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.