Aldatmaya Yönelik Satış İşlemi – Muvazaa Davası

Aldatmaya Yönelik Satış İşlemi - Muvazaa Davası1- Gerçekte bağışlama olan sözleşmenin zahirde bedelli bir muamele şeklinde gösterilmiş olması muvazaadır.

2- Muvazaalı sözleşmelerde, sözleşme hangi şekilde yapılmış ise, aksini ileri süren şahıs da o şekle uygun bir delille iddiasını ispat etmelidir.

3- Mirasçı, murisin halefidir. Muris yazılı delille iddia ve savunmasını ispat etmek zorunda ise, mirasçıda bu külfet altındadır.

4- Fakat muris, üçüncü kişilerle birleşerek mirasçının haklarını ihlal edecek şekilde muvazaalı muamele yapmışsa, mirasçının mal varlığına zarar vermiş olacağından ona karşı haksız bir fiil işlemiş sayılır. Mirasçı, iptal davasını külli halef olarak değil, kendi mal varlığına yönelen muvazaalı bir muamelenin zararlı neticelerinden kurtulmak için kendi dava hakkına dayanarak açarsa üçüncü kişi durumunda olduğundan muvazaalı muamelelerde üçüncü kişiler muamelenin muvazaa olduğunu her türlü delille ispat edebilirler. (Borçlar Kanunu madde 18, 515) (HÜMK. m. 293) (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 19,615) (6100 s. HMK. m. 203)

  1. ve arkadaşları tarafından Ş. ve İ. aleyhlerine açılan senet iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda; davanın reddine dair verilen yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davacılar tarafından istenilmekle mürafaa için tayin edilen günde mümeyyezünaleyh vekili Av. L.Y. geldi, tebligata rağmen diğer mümeyyezünaleyh ve mümeyyiz adına kimse gelmedi. Gelen avukatın konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için başka güne bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin ve aslında bedelsiz olduğu halde bedelli şeklinde düzenlenmiş bulunan 24/3/1953 günlü 778 sayılı 25/8/1953 günlü numarasız, 25/8/1953 779 sayılı, 2/11/1963 günlü 20279 sayılı senetlerin muvazaa sebebiyle iptaline, olmadığı takdirde mahfuz hisseye tecavüz eden kısmının tenkisine ilişkindir.

Muvazaa çeşitli şekilde olabilir. Bunlardan bir çeşidi de davacının iddia eylediği gibi gerçekten bağışlama olan sözleşmenin görünürde bedelli bir muamele şeklinde gösterilmiş olmasıdır. Muvazaalı sözleşmelerde, sözleşme hangi şekilde yapılmış ise aksini ileri sürenin de o şekle uygun bir delille iddiasını ispat etmesi gerektir. Yani noter senedine karşı muvazaa iddiası gene noter senedi ile adi bir belgeye dayanan bir muameleye yönelen muvazaanın adi senetle ispatı lazım gelir.

Mirasçı, murisin haklarını ve borçlarını istihlaf eden murisin kullanabileceği haktan fazlası mirasçıya tanınamaz. Faraza muris bir konuda ancak iddia ve savunmasını yazılı delille ispat etmek mecburiyetinde ise mirasçı da bu külfet altındadır. Mirasçıyı daha elverişli bir ispat yükü ile teçhiz etmek halefiyet kuralına aykırı olur.

Miras bırakan üçüncü kişi ile birleşerek mirasçının haklarını zarara uğratacak şekilde muvazaalı muamele yaptığı takdirde mirasçının mal varlığına karşı zarar verici bir davranışta bulunmuş diğer bir ifade ile ona karşı haksız bir fiil işlemiş olur. Bu itibarla mirasçı iptal davasını külli halef olarak değil doğrudan doğruya kendi mal varlığına yönelen muvazaalı bir muamelenin zararlı neticelerinden kurtulmak için kendi dava hakkına dayanarak açmaktadır.

Muvazaalı muamelelerde üçüncü kişiler sözleşmenin dışında bulundukları için muamelenin aksini ispat için yazılı delil bir belge elde etmeleri mümkün olmadığı için ispat edebilirler. O halde davacı taraf tanık dahil her çeşit delil ikame etmek hakkına sahiptir. Mahkemece aksine düşüncelerle deliller tahdit edilmek suretiyle (sınırlandırılarak) yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.

Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, (Y.2.HD. 04.12.1970 T. 5366 E. 5370 K.)

Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı

Bir Yorum Gönder