Herkes maliki bulunduğu gayrimenkulde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Ancak bu hak sınırsız değildir. Kavak ağaçlarının özellikleri gözetildiğinde, davacı taşınmazına gölge düşürmek suretiyle meydana getirdikleri zararın, mahallin örf ve adetine göre hoşgörü sınırını aştığı saptandığına göre davanın kabulü gerekir. (Medeni Kanun madde 737)
Taraflar arasındaki, “el atmanın önlenmesi ve tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, davanın kısmen kabulüne dair verilen, 16.4.1192 gün ve 392-131 sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay, 1. Hukuk Dairesinin, 29.12.1992 gün ve 121.3-16533 sayılı ilamı:
… Davacı, 1296, 1297, 1298 sayılı parsellerine, komşu parsel maliki davalıların sınıra diktikleri ağaçların gölge yaptığını ileri sürerek, muarazanın giderilmesini, ağaçların kesilmesini, zararın tazminini istemiştir. Mahkemece, tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, iddianın ileri sürülüş biçimi ve açıklanan içeriği itibariyle dava, komşuluk hukukundan kaynaklanmaktadır. Herkes, mülkünü kullanırken komşusuna zarar verecek her türlü taşkınlıktan çekinmeye mecbur olduğu gibi, ağaç dalları ve köklerinin de komşu taşınmaza zarar vermemesi esastır. Somut olayda, davalıların diktikleri ağaçların yaptığı zararlar uzman bilirkişi raporunda sıralanmış, alınması gereken önlemler gösterilmiştir. Bu durumda mahkemece, anılan raporda öngörülen tedbirlerin hüküm altına alınması zorunlu iken, yalnızca gerçekleşen zararın tazmini ile yetinilmesi doğru değildir… gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, komşuluk hukukundan kaynaklanmaktadır. Kural olarak, herkes maliki bulunduğu taşınmaz malda dilediği gibi tasarruf hakkı sınırsız değildir. Nitekim, Medeni Kanun’un “komşu hakkı” başlıklı 737. maddesinde, “bir kimse mülkünü kullanırken, komşusuna zarar verecek her türlü taşkınlıklardan çekinmeye mecburdur” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davalıların, kendi taşınmazı içerisinde sınıra diktikleri genelde kavak ağaçlarının, komşu davacı taşınmazına gölge düşürerek, mahsulün verimini azalttığı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Kavak ağaçlarının özellikleri gözetildiğinde, davacı taşınmazına gölge düşürmek suretiyle meydana getirdikleri zararın, mahallin örf ve adetine göre hoşgörü sınırlarını aşan ölçüye vardığı saptanmıştır. O nedenle bilirkişice de zararın giderilmesi için davalıların alması gereken önlemler, bu arada ağaçların budanması gereğine de işaretle gösterilmiştir. Bilirkişi raporu, kanaat verici niteliktedir. Bu durumda, rapor çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, ağaçların verdiği gölge sebebiyle, bir önceki sene uğranıIdığı tespit edilen zararın tazminine karar verilmekle yetinilmesi doğru değildir. O itibarla, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, bu nedenle bozulmalıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan Özel Daire bozma kararındaki nedenlerden dolayı BOZULMASINA, (YHGK. 23.03.1994 T. 1993/1-928 E. 1994/159 K.)
Nizam TUTUCU
Emlak Danışmanı
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.